45 akim pozisyonu için toplam 249 aday yarışacak ve yarısından fazlası kendi adaylığını koyacak. Seçimler, yönetimin merkezileştirilmesine ve halkın yerel liderlik üzerinde doğrudan söz sahibi olmasına olanak sağlanmasına yönelik önemli bir adıma işaret ediyor.

Çeşitli Aday Havuzu

Petrov'a göre bu yerel liderlik pozisyonları için rekabet yoğun. Ortalama olarak her akim pozisyonu için yarışan 5,53 aday bulunmaktadır. Bazı bölgelerde dokuz adayın tek bir kontenjan için yarıştığı yüksek bir rekabet yaşanırken, diğerlerinde ise üç aday görülüyor.

Özellikle adayların yaklaşık %64'ü kendi adaylarını gösteriyor ve bu da yerel yönetimde tabandan temsil arzusunu yansıtıyor. Adaylar farklı bir yaş aralığına sahip olup ortalama 47 yaşındadır. Önemli bir çoğunluk, yaklaşık %70, 35 ila 50 yaşları arasındadır. En yaşlı aday, 62 yaşında, Atyrau Bölgesi'nin Kızılkoga ilçesinde akim için yarışırken, en genç aday ise 27 yaşında. Batı Kazakistan Bölgesi'nin Taşkala ilçesinde yarışıyor.

249 adayın 236'sı erkek, 13'ü kadın. Başvuranların çoğu, yani yaklaşık %63'ü halihazırda çeşitli kamu hizmeti görevlerinde çalışmaktadır ve yaklaşık %15'i ticari kuruluşlardan gelmektedir. Ayrıca adayların yaklaşık %10'u bütçeye ilişkin kuruluşlarda çalışmaktadır ancak bunlar devlet memuru olarak sınıflandırılmamaktadır. Küçük bir yüzde, yaklaşık %7, geçici olarak işsizdir.

Eğitim geçmişleri açısından, adayların %21'inden fazlasının ekonomi geçmişi var, %20'ye yakını eğitimli avukat, %15'i eğitimci, %13,6'sı mühendis ve her on adaydan biri tarım alanında eğitime sahip.

Seçimlerin Kapsamı

Akim seçimleri üç şehirde (Kurchatov, Priozersk ve Rudny) ve ayrıca Kazakistan'ın 17 bölgesini kapsayan 42 ilçede yapılacak. Seçilen akimler, yerel düzeyde yeni bir ademi merkeziyetçi ve demokratik yönetim çağını temsil edecek şekilde dört yıl görev yapacak.

Akimler için doğrudan seçim yapılması yönündeki hamle, Cumhurbaşkanı Kassym-Jomart Tokayev'in 1 Eylül'de ulusa sesleniş konuşmasında yaptığı duyurunun ardından geldi. Vatandaşlara ilçe ve şehir akimlerini seçme yetkisi verme kararı, ülkede daha katılımcı ve temsili bir yönetim biçimine doğru atılmış önemli bir adıma işaret ediyor.